BODRUM'DAN ÜÇ ÇOCUKLU BİLDİRİYORUM

15 Ağustos 2014 Cuma

2+5 ÇILGINLIĞI

 Bir önce ki yazımda bahsettiğim suç ortağımla bu yazın çılgınlığını geçen hafta gerçekleştirdik .Beş çocukla iki hatun baş başa tatil yapabilir miymiş onu test ettik ve gayet de güzel yapılırmış kanıtladık .

Bu sene eşim için de kalan bir sırt çantasıyla macera dolu Amerika gezisini yaparken benim tabi ki evde oturmam beklenemezdi daha önceki  Van gezisi ekibimde ki herkesle dünyanın her yerine giderim demiştim hatırlarsanız bu gezide ki yol arkadaşımı da o geziden , onda iki ben de üç çocuk doluştuk emektar arabama ve yola koyulduk . SELİMİYE daha önceden ikimizin de gitmediği ama arkadaşlarımızın tavsiye ettiği bir belde idi .İyi ki de tavsiyeleri dinlemişiz .Bodrum'a ne çok yakın ne de çok uzak olması bizi cezbetti...

Haliyle biraz sesli ama bir o kadar da neşeli yolculuktan sonra (bu arada çocuklu uzun yollarda dvd player gerçekten kurtarıcı ) vardık SELİMİYE ye
SELİMİYE nin gündüzü ayrı (resimde ki benim büyük paşam keyif yapıyor )
Gecesi ayrı güzel ...

Çok kalabalık olmaması, küçük ve sakin bir belde olması,misafirlerinin genelde aile ve belli yaşın üstün de olması bizim avantajlarımız oldu. Çok gençlere göre bir mekan değil (buradan bizim genç olmadığımız gerçeğini çıkarmayınız lütfen sadece bu tatilde eller havaya modun da değildik sadece bir tatlı huzur bulmaktı niyetimiz ve  amaca erdik ) 

Bodrum'un aksine hiç bar,disco yani bangır bangır çalan müzik sesi yoktu dostunla akşam oturup çayını kahveni içerken derin muhabbetler yapabiliyorsun yani ...

Kalacağımız yeri seçerken tamamen çocuklara uygun olmasına dikkat ettik . Denize sıfır olmalıydı ki çocuklar ve deniz malzemeleri ile yol yürümeyelim , havuz mutlaka olmalı idi ki çocuklar denizden sıkılınca havuz kurtarıcı olsun . Bu yüzden Palmetto Resort oteli buldum internetten sayfasın da ki resimlere bakarak ve internetde ki yorumları okuyarak biraz da risk alarak rezervasyonumuzu yaptırdık. En kötü beğenmezsek geri döneriz dedik .Korktuğumuz başımıza gelmedi çok şükür tam da resimlerde ki gibiydi hatta bilmeden merkeze en yakın otellerden biri olduğunu görünce daha da mutlu olduk .Sadece bizim minik kızların deniz kenarın da oturup oynamasına uygun olmadığından (iskelesi var ve şezlonglar o iskelede ) sabahları biraz yürüyüp başka bir pansiyonun önünden girdik denize ,öğleden sonralarını da tamamen otelin havuzun da geçirdik.Otel hakkın da son söyleyeceğim yemeklerinin gerçekten çok güzel olduğudur. Arkadaşım bu işte uzman olduğundan onun sayesin de çok güzel lezzetlerle tanıştım hem ben hem de çocuklar .

Bu gezi biraz da gastronomi ağırlıklı oldu, anlayacağınız bana yine diyet gözüküyor ...
Gelelim haşemalı rahat yüzüp yüzemediğimi merak edenlere (resim niye böyle yan çıktı uğraşmama rağmen anlamadım ama affedin gece gece daha fazla uğraşamayacağım ) Tek tük kapalı bayana rastladım Selimiye de onlarla da denizde denk gelmedik anlayacağınız tek haşemalıydım ama dedim ya çok kalabalık  olmaması ve  gelenlerin çoğu aile diye biraz bakanlar olduysa da herhangi bir rahatsızlık yaşamadım .
Ve bomba bir mekan PAPRİKA , Selimiye 'ye giderseniz mutlaka uğrayın biz kaldığımız üç gecede mutlaka kapanışı bu mekan da yaptık .Akşam yemeğini offf çok kaçırdık desek de her akşam bir tatlısını mutlaka denedik . Resim de ki spesiyal tatlısı Haşhaşlı Browni dehşet bir şey. Ve ilk kez gelen misafirlerine neredeyse biraz zorla onu ikram ediyorlar sonra ki akşamlar da yine onlar yönlendiriyorlar . Değişik sunumuyla çilekli limonatası meşhur olmuş bile...  
Badem mantı ikinci günün akşam yemeği durağıydı ve haklı kalabalığın sebebini mantıyı yedikten sonra anlıyorsunuz...

Dedim ya biraz da midelerimiz bayram etti bu kısa ama keyifli tatilde .Derme çatma denilebilecek mekan neredeyse hiç yoktu ve hemen hemen hepsi dekorasyonda düşünülmüş emek harcanmış mekanlardı, bunlara hediyelik eşya satan yerlerde dahil.

Fiyatlara gelince otel ve pansiyonlar oda + kahvaltı şeklin de çalışmakta bunun haricin de nerede ne yeyip içeceğiniz tamamen size kalmış ve fiyatlar biraz ortalamanın üstün de ama değer mi ? bence değer ...
Dönüşte yolumuzun üstünde olan kızkumuna uğradık denizin üstünde yaklaşık 600 metre yürüyerek gidiyorsun çok ilginç de bir efsanesi var görülesi bir mekan 
Ve Marmaris hızlıca bir çarşı ve kale turu yapıp öğlen yemeğimizi de yiyerek ayrıldık ama nasipse en kısa zamanda tekrar giderek çevresini ve merkezini gezmek istiyorum 
Son olarak da geziden bize fotoğraflar haricin de kalan anılar bence yeter de artar ...

NİL -ERK


8 Ağustos 2014 Cuma

KOS GEZİSİ / KOS TRIP

Yine geç kalmış bir yazıyla ve yine uzun bir aradan sonra klavye başındayım ...

Amaç belli nankör hafızama inat anı biriktiriyorum...


Tam da vizesini alıp gidemediğim yerler listesine eklenecek iken kos adası gezimiz yine ve yeniden kuzen alperen in: çocuklar bana emanet gidin demesi ile gerçekleşti .Evet çok da uzaklaşmadık sonuç da evimizin balkonundan gözüken bir yere gittik ama pasaport ve vizeyle gittik ya ülke dışına çıkmış olduk ...

 Bodrum limanından Feribot ile yaklaşık 20 dk. süren bir yolculukla  kos adasına varıyoruz .Daha önce giden arkadaşlardan ufak tiyolar alsak da kısa süren ee şimdi ne yapalım sorusu yaşıyoruz eşimle . Adayı gezdiren mini tren istasyonunu buluyoruz ama gelmesine daha vakit olduğunu görünce yürüyerek gezmeye karar veriyoruz. İyi ki de öyle yapıyoruz çünkü ana hatlar haricin de girdiğiniz ara sokaklar da mimari ve doğal bir çok fotoğraflık detay yakalayabildik .
 Bu merdivenler sanırım giden herkesin önün de poz verdiği merdivenler ...
Fotoğraf tutkunu eşim için bereketli bir gezi oldu.Sağ olsun bu sefer beni de bol bol çekti .

Roaccutane ilacını (sivilce tedavisi) kullanmaya devam ettiğim dönem de gittiğimiz için güneşten mümkün olduğunca korunmam gerekiyordu şapka ve gözlük hiç çıkmadı neredeyse.

Kos kalesi,hipokrat ağacı, old town da ki kilise, Defterdar cami, Hacı Hasan Cami,Arabın Lokantası,bizim gördüğümüz yerler arasın da ...
Dondurmaları çok güzel gidecekler için mutlaka denemelerini tavsiye ederim 



Camilerin kapalı olması ve altlarının içkili restoran olması çok üzdü beni ama şaşırmadım tabi ki .
Sonuç olarak Bodrum kat be kat daha güzel kos dan sadece kosun daha yeşil gözükmesi biraz kıskandırdı beni .Zaten adaya yüzen bahçe de diyorlar.

Akşam dönüş feribotun da insanların bol bol alışveriş yaptığını gördüm ama ben alacak hiçbir şey bulamadım magnetler dışın da...

Bu yaz da geçen yaz gibi bir çılgınlık yapacağım ama bu sefer kendime bir de suç ortağı buldum büyük ihtimal bir sonra ki yazı onun hakkın da olacak , o zamana kadar byeee...

NİL-ERK 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...