BODRUM'DAN ÜÇ ÇOCUKLU BİLDİRİYORUM

8 Aralık 2014 Pazartesi

GÖNLÜM BURSA DA KALDI ...

Selam iyi ki arada bir gezilere katılıyorum yoksa hiç bloğa yolum düşmeyecek .Evet hatıralarıma not tutmak adına geçen ay yaptığımız Bursa gezimizden bahsedeceğim size .

Bursa geçen seneden beri nedenini bilmeden gitmeyi çok istediğim bir yerdi ,gidince anladım tabi nedenini, ama o ben de kalacak sizinle paylaşmayacağım .

Bodrum dan 11 bayan İzmir'den de 4 arkadaşımızı da alıp 15 bayan olarak koyulduk yola siz düşünün tüm gece süren ve hemen herkesin hiç uyumadığı bir minibüsün içinde ki şamatayı ...

Sabah namazına biraz maceralı da olsa Ulu Cami ye yetiştik ezanı duyuyoruz çok yakınımız da okunuyor ama biz koca camiyi bir türlü göremiyoruz düşünün :)

Camiye girer girmez mübarek mekanın manevi atmosferi hemen sardı hepimizi şahsen farklı bir boyuta geçtiğimi düşündüm okunan sureler ve yapılan tesbihatların etkisini çok derinden hissettim ...

Namazdan sonra rehberimiz bizi caminin için de şaşkın şaşkın etrafımıza bakarken buldu ve yaklaşık bir saatlik, hat sanatlarının kapıdarlık yaptığı  yolculuğa çıkardı bizi camiden çıkma zamanı geldiğinde artık gözyaşlarımız orada bulunmanın sevincine karışmıştı çoktan.Şimdi bile yazarken gözlerim doluyor ve size tam anlatamamanın verdiği sıkıntıyla üzülüyorum ...

Gidenleriniz varsa bilir zaten ,gidemeyenler ve tekrar gitmek isteyenler için rehberimiz Özlem Hallaç hanımı canı gönülden tavsiye ediyorum (facebook ve instagramdan ''gezdiriyorum' diye bulabilirsiniz )






Kahvaltımızı Cumalıkızık da yaptık mutlaka görülmesi gereken bir yer daha ... 

Emir Sultan,Yeşil Cami ve Külliyesi,Osmangazi ve Orhangazi Türbeleri Muradiye Türbesi ve Külliyesi bizim gezebildiğimiz yerler 
 600 yıllık tarihi İnkaya Çınarı altın da içilen kahve ve iyi ki gelmişiz muhabbetleri arasın da biz , nasılız ?
 Ertesi gün kahvaltıdan sonra Uludağ teleferik maceramız ,asla binmem derken beni ikna eden arkadaşlarıma tekrar tekrar teşekkürlerimi sunuyorum .Özellikle ilk olan kapalı teleferik de sislerin içinde yolculuk ederken Deryamın söylediği Karedeniz türküleri unutmayacağım anılarım arasına yerleşti ...

 Gece Karabaş Veli Mevlevi tekkesin de izlenilen Sema ise yüreklerimize işledi 

 Ve tabi ki iskender yenmeden Bursa'dan dönülmezdi Burfaş Kayhan Döner Sofrası bizim tercihimiz di ve çok memnun kaldık hem lezzetinden hem de eski bir hamam olan mekanın atmosferinden 


Yine eskiden hamam olan Ördekli Hamamı Kültür Merkezin de içilen Osmanlı çayı enfes idi...
 Tophane'den Bursa gecesi...

 Bunlarda bana Bursa dan hatıralar .Magnetler olmazsa olmaz tabi pembe şal Kozahan dan diğerleri teleferik içinde ki ismini hatırlayamadım ama çok şık eşyaların olduğu küçük butikten ...

Yolculuğa çıkarken birlikte yol aldığınız insanlar çok önemli o yüzden bana bu gezide arkadaş değil yoldaş olan dostlarıma tekrar teşekkürlerimi sunuyorum ve kızlar hazır mısınız yeni maceralara diyorum :) seviyorum sizi Rabbim yüzünüzü hep güldürsün...

Evet yolculuğu yapalı bir ay oldu ben şimdi Bodrum da;  aklı İstanbul da ,gönlü Bursa da ama Bodrum da olmaktan da mutlu bir Nilü 'yüm ...

Nil-Erk 



15 Ağustos 2014 Cuma

2+5 ÇILGINLIĞI

 Bir önce ki yazımda bahsettiğim suç ortağımla bu yazın çılgınlığını geçen hafta gerçekleştirdik .Beş çocukla iki hatun baş başa tatil yapabilir miymiş onu test ettik ve gayet de güzel yapılırmış kanıtladık .

Bu sene eşim için de kalan bir sırt çantasıyla macera dolu Amerika gezisini yaparken benim tabi ki evde oturmam beklenemezdi daha önceki  Van gezisi ekibimde ki herkesle dünyanın her yerine giderim demiştim hatırlarsanız bu gezide ki yol arkadaşımı da o geziden , onda iki ben de üç çocuk doluştuk emektar arabama ve yola koyulduk . SELİMİYE daha önceden ikimizin de gitmediği ama arkadaşlarımızın tavsiye ettiği bir belde idi .İyi ki de tavsiyeleri dinlemişiz .Bodrum'a ne çok yakın ne de çok uzak olması bizi cezbetti...

Haliyle biraz sesli ama bir o kadar da neşeli yolculuktan sonra (bu arada çocuklu uzun yollarda dvd player gerçekten kurtarıcı ) vardık SELİMİYE ye
SELİMİYE nin gündüzü ayrı (resimde ki benim büyük paşam keyif yapıyor )
Gecesi ayrı güzel ...

Çok kalabalık olmaması, küçük ve sakin bir belde olması,misafirlerinin genelde aile ve belli yaşın üstün de olması bizim avantajlarımız oldu. Çok gençlere göre bir mekan değil (buradan bizim genç olmadığımız gerçeğini çıkarmayınız lütfen sadece bu tatilde eller havaya modun da değildik sadece bir tatlı huzur bulmaktı niyetimiz ve  amaca erdik ) 

Bodrum'un aksine hiç bar,disco yani bangır bangır çalan müzik sesi yoktu dostunla akşam oturup çayını kahveni içerken derin muhabbetler yapabiliyorsun yani ...

Kalacağımız yeri seçerken tamamen çocuklara uygun olmasına dikkat ettik . Denize sıfır olmalıydı ki çocuklar ve deniz malzemeleri ile yol yürümeyelim , havuz mutlaka olmalı idi ki çocuklar denizden sıkılınca havuz kurtarıcı olsun . Bu yüzden Palmetto Resort oteli buldum internetten sayfasın da ki resimlere bakarak ve internetde ki yorumları okuyarak biraz da risk alarak rezervasyonumuzu yaptırdık. En kötü beğenmezsek geri döneriz dedik .Korktuğumuz başımıza gelmedi çok şükür tam da resimlerde ki gibiydi hatta bilmeden merkeze en yakın otellerden biri olduğunu görünce daha da mutlu olduk .Sadece bizim minik kızların deniz kenarın da oturup oynamasına uygun olmadığından (iskelesi var ve şezlonglar o iskelede ) sabahları biraz yürüyüp başka bir pansiyonun önünden girdik denize ,öğleden sonralarını da tamamen otelin havuzun da geçirdik.Otel hakkın da son söyleyeceğim yemeklerinin gerçekten çok güzel olduğudur. Arkadaşım bu işte uzman olduğundan onun sayesin de çok güzel lezzetlerle tanıştım hem ben hem de çocuklar .

Bu gezi biraz da gastronomi ağırlıklı oldu, anlayacağınız bana yine diyet gözüküyor ...
Gelelim haşemalı rahat yüzüp yüzemediğimi merak edenlere (resim niye böyle yan çıktı uğraşmama rağmen anlamadım ama affedin gece gece daha fazla uğraşamayacağım ) Tek tük kapalı bayana rastladım Selimiye de onlarla da denizde denk gelmedik anlayacağınız tek haşemalıydım ama dedim ya çok kalabalık  olmaması ve  gelenlerin çoğu aile diye biraz bakanlar olduysa da herhangi bir rahatsızlık yaşamadım .
Ve bomba bir mekan PAPRİKA , Selimiye 'ye giderseniz mutlaka uğrayın biz kaldığımız üç gecede mutlaka kapanışı bu mekan da yaptık .Akşam yemeğini offf çok kaçırdık desek de her akşam bir tatlısını mutlaka denedik . Resim de ki spesiyal tatlısı Haşhaşlı Browni dehşet bir şey. Ve ilk kez gelen misafirlerine neredeyse biraz zorla onu ikram ediyorlar sonra ki akşamlar da yine onlar yönlendiriyorlar . Değişik sunumuyla çilekli limonatası meşhur olmuş bile...  
Badem mantı ikinci günün akşam yemeği durağıydı ve haklı kalabalığın sebebini mantıyı yedikten sonra anlıyorsunuz...

Dedim ya biraz da midelerimiz bayram etti bu kısa ama keyifli tatilde .Derme çatma denilebilecek mekan neredeyse hiç yoktu ve hemen hemen hepsi dekorasyonda düşünülmüş emek harcanmış mekanlardı, bunlara hediyelik eşya satan yerlerde dahil.

Fiyatlara gelince otel ve pansiyonlar oda + kahvaltı şeklin de çalışmakta bunun haricin de nerede ne yeyip içeceğiniz tamamen size kalmış ve fiyatlar biraz ortalamanın üstün de ama değer mi ? bence değer ...
Dönüşte yolumuzun üstünde olan kızkumuna uğradık denizin üstünde yaklaşık 600 metre yürüyerek gidiyorsun çok ilginç de bir efsanesi var görülesi bir mekan 
Ve Marmaris hızlıca bir çarşı ve kale turu yapıp öğlen yemeğimizi de yiyerek ayrıldık ama nasipse en kısa zamanda tekrar giderek çevresini ve merkezini gezmek istiyorum 
Son olarak da geziden bize fotoğraflar haricin de kalan anılar bence yeter de artar ...

NİL -ERK


8 Ağustos 2014 Cuma

KOS GEZİSİ / KOS TRIP

Yine geç kalmış bir yazıyla ve yine uzun bir aradan sonra klavye başındayım ...

Amaç belli nankör hafızama inat anı biriktiriyorum...


Tam da vizesini alıp gidemediğim yerler listesine eklenecek iken kos adası gezimiz yine ve yeniden kuzen alperen in: çocuklar bana emanet gidin demesi ile gerçekleşti .Evet çok da uzaklaşmadık sonuç da evimizin balkonundan gözüken bir yere gittik ama pasaport ve vizeyle gittik ya ülke dışına çıkmış olduk ...

 Bodrum limanından Feribot ile yaklaşık 20 dk. süren bir yolculukla  kos adasına varıyoruz .Daha önce giden arkadaşlardan ufak tiyolar alsak da kısa süren ee şimdi ne yapalım sorusu yaşıyoruz eşimle . Adayı gezdiren mini tren istasyonunu buluyoruz ama gelmesine daha vakit olduğunu görünce yürüyerek gezmeye karar veriyoruz. İyi ki de öyle yapıyoruz çünkü ana hatlar haricin de girdiğiniz ara sokaklar da mimari ve doğal bir çok fotoğraflık detay yakalayabildik .
 Bu merdivenler sanırım giden herkesin önün de poz verdiği merdivenler ...
Fotoğraf tutkunu eşim için bereketli bir gezi oldu.Sağ olsun bu sefer beni de bol bol çekti .

Roaccutane ilacını (sivilce tedavisi) kullanmaya devam ettiğim dönem de gittiğimiz için güneşten mümkün olduğunca korunmam gerekiyordu şapka ve gözlük hiç çıkmadı neredeyse.

Kos kalesi,hipokrat ağacı, old town da ki kilise, Defterdar cami, Hacı Hasan Cami,Arabın Lokantası,bizim gördüğümüz yerler arasın da ...
Dondurmaları çok güzel gidecekler için mutlaka denemelerini tavsiye ederim 



Camilerin kapalı olması ve altlarının içkili restoran olması çok üzdü beni ama şaşırmadım tabi ki .
Sonuç olarak Bodrum kat be kat daha güzel kos dan sadece kosun daha yeşil gözükmesi biraz kıskandırdı beni .Zaten adaya yüzen bahçe de diyorlar.

Akşam dönüş feribotun da insanların bol bol alışveriş yaptığını gördüm ama ben alacak hiçbir şey bulamadım magnetler dışın da...

Bu yaz da geçen yaz gibi bir çılgınlık yapacağım ama bu sefer kendime bir de suç ortağı buldum büyük ihtimal bir sonra ki yazı onun hakkın da olacak , o zamana kadar byeee...

NİL-ERK 

25 Şubat 2014 Salı

BENCE KUL HAKKI ...



Selam Dostlar,
Hala blog okuyanların var olduğunu görmek çok mutlu etti beni ,gerçi geçenler de eski postlarımı okumak kimse okumasa bile blog yazmaya neden başladığımı hatırlattı bana .Evet ben şu nankör hafızama inat yaşadıklarımı ve hissettiklerimi unutmamak için başlamıştım blog yazmaya ve amacına ulaşıyor,nadir olarak da not tutsam hayata ...

Gelelim benim bu aralar en muzdarib olduğum konuyu sizinle paylaşmaya ; Yıllar önce daha çocuk yaşlarımın da, kimdi o başımı yakan hatırlamıyorum ama biri bana adabı- muaşeret (görgü kuralları ) kitabı hediye etmişti.Başımı yakan diyorum çünkü orada okuduğum birkaç maddeyi hayatıma öyle işlemiş öyle kanıksamıştım ki herkesin aynı hassasiyette olacağını sanmışım.

Bu konu da bir usta,her şeyi bilen ya da her kuralı uygulayan biri olduğumu iddia edecek kadar densiz değilim belki de çok az şey biliyorum.Ama yine de son zamanlarda mağdurum da mağdur edebiyatı yapmama sebep olan bu maddeleri sizinle paylaşmak istiyorum ...



İşte bunlar benim en sık karşılaştığım ve yoğun hayatım da beni zor durum da bırakan (çileden çıkaran) maddeler ...

1- Söz verilen buluşmaya eğer anlaşılan saatten 15 dk.dan fazla  geç gidilecekse mutlaka haber vermek (en çok bundan çekiyorum .) Üç çocuklu ve her gün hem spora giden hemde en az bir programa zamanında yetişen biri olarak çevremdekiler öğrendi bu konuda ne kadar titiz olduğumu içlerinde benim gibi olanlar olsa da inanın türümüzün son örnekleri olduğumuz kanaatine varacağım  yakında 

2- Bir davet aldınız gidip gidemeyeceğinizi en kısa sürede cevaplamak.(özellikle kalabalık programlar da davet edilen bir sürü kişi hemen dönüş yapmadığın da organizasyonu yapanların hali haraptır) Bazen öyle oluyor ki geri dönüş yapar mısınız dediğiniz halde tekrar tekrar aramak zorunda kalıyorsunuz davet ettiğinizi .(işte bundandır telefon faturamın bu kadar kabarık gelmesi sevgili eşim )

3-Davete katılacağınızı söylediniz ancak bir aksilik çıktı gidemeyeceksiniz karşı tarafı zor durumda bırakmayacak şekilde erkenden haber vermek .(özellikle evde yapılacak buluşmalarda biliriz ki ev sahibi ona göre hazırlık yapar )Düşünün siz ikrama başlayacaksınız son misafirinizin de gelmesini bekliyorsunuz bu arada sıcak servis edeceğiniz şey olmuş buz gibi artık dayanamayıp arıyorsunuz misafirinizi ve gelmeyeceğini öğreniyorsunuz ,tepkiniz ne olurdu ?

4- İade-i ziyaret gibi bence İade-i davet de önemli (her şeyi başkalarından beklememek lazım dimi )

Okuduğum kitap da daha  hoş ve sosyal hayatımızı güzelleştirecek çok madde vardı ama yazıyı uzatım sizi sıkmak değil amacım.Bunların haricin de çatal bıçak sağ tarafta olmuş,oturma düzeni şöyle olmuş ,vesaire vesaire bunlar benim için çok da  önemli değil teferruat gönüllerin bir olması her şeyin üstün de .

Biz kuşu ölünce bir çocuğa  baş sağlığına giden  peygamberin ümmetiyiz çok şükür, tabi ki hasta ,yaşlı ,akraba ziyaretlerini bileceğiz,zor durum da olana yardım etmesini de .Ama ah ne olur bana göre kul hakkı olan sosyal hayatımız için önemli şu konulara da biraz hassasiyet göstersek .Tabi sosyal bir hayat istenmeye bilinir tercih meselesi.

Bu yazıyı yayınlayıp yayınlamamayı uzun zamandır düşünüyordum yanlış anlaşılmalara sebebiyet verir diye ama benim gibi mağdur olan arkadaşlarımı da  görünce yayınlamaya karar verdim. İşe yarar mı yaramaz mı bilmem ama en azından ben içimi dökmüş oldum .Hakkınızı helal edin.

Sizin de mağdur olduğunuz,keşke şu konuya hassas olsa yakınlarım dediğiniz meseleler varsa postun altına yorum olarak yazın biz de faydalanalım inşallah.

NİL-ERK


14 Ağustos 2013 Çarşamba

BİR KOMBİN,BİR TARİF,BİR FİKİR ...


Özlemişim post yazmayı ki bir günlük aradan sonra tekrar yazıyorum ,tabi bunda beni yorumsuz bırakmamanızda  etkili ,yorumlara cevap yazıldı ama tekrar teşekkürler...

Bu başlığı sevdim nasıl ,güzel fikir dimi bir post da üç taş bir de sonuna sosyal mesaj verirsem olay tamamdır .Ara ara yaparım ben bunu :)

BİR KOMBİN :

 Ramazanı klima atında ve çoğunlukla yatay olarak geçirmiş olan ben, ender dışarı çıkmazlarımızın birinde böyle giyindim .Pembe ve mint uyumunu her yerde görüyoruz malum,e bir de bende görün eksik kalmayayım değil mi ? 

                                           BİR TARİF :

 Biliyorsunuz anneciğim ve babacığım hiç alakamız olmayan (Bodrum gibi) bir şehre ,Adana'ya iş sebebi ile taşındılar.Biz de bu memleketin lezzetlerinden istifade etmeye başladık,kuru patlıcanları babacığım almış .Ben de ramazan da her iftar davetimde yaptım ilk denemem biraz sert oldu (Gamzecim affet ilk misafir sizdiniz )sonra üç kez daha pişirdim...

KURU PATLICAN DOLMA :
Burada püf nokta patlıcanları en az üç kere suyunu değiştirerek kaynatmak(yani haşlamak) ,böylece acılığı geçiyor ve içi doldurduktan sonra daha güzel pişiyor.

İÇİ: kuru soğanı ve pirinci domates ve biber salçası ile kavurup, kaynar su ile demleyip ,ocaktan alınca  bol yeşillik (maydanoz,dere otu ,nane) ekliyorsun damak zevkine göre de baharat .

Patlıcanları ağızlarından bir parmak boşluk kalacak şekilde doldurup üzerine ağırlık koyarak tencere de pişiriyorsun. 

Korkulacak kadar zor bir olay değil yani (ben yaptıysam herkes yapar demek istemedim ama mecbur kaldım )

                                           BİR FİKİR :

Netten alınmış bir fikir ile postu bitirelim ne dersiniz? Kolay gibi ilk fırsatta denenecekler arasına kayıt ediyorum sonu etamine benzemez inşallah ,ya benim başladığım bir etamin tablo vardı dimi bitecek bitecek inşallah ,kronik bir başak olarak başladığım işi bitiremez isem yuh bana (yazar burada kendine gaz vermekte sizle alakası yok okuyucu affedin )

Toplumsal mesaja da  gelince .... Gündem de o kadar kötü şeyler var ki mesaj falan kar etmiyor demek ki, en iyisi Allah'a havale etmek yani en yetkili makama ...

NİL-ERK



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...